Çarşıyı gezerken, birbirinden farklı esnaf ve dükkânlarla karşılaşırdınız. Terziler, ayakkabıcılar, kuyumcular, bakkallar ve daha birçok meslek grubundan esnaf, ürünlerini sergiliyordu. Vitrinlerdeki çeşitli ürünler, dikkat çekiciydi ve alıcıları bekliyordu.

Sokaklar, insanların hareketliliğiyle doluydu. İnsanlar birbirleriyle sohbet ediyor, alışveriş yapıyor veya sadece dolaşıyorlardı. Sesler, çarşıya canlılık katıyordu. Satıcılar, müşterilerine bağırarak ürünlerini tanıtırken, insanlar arasında geçen sohbetler ve kahkahalar duyuluyordu.

Çınarlıkahve'ye doğru ilerlerken, yol üzerindeki kafe ve çay bahçelerinde insanlar oturup dinleniyor, çaylarını yudumluyor ve çevrelerindeki atmosferin keyfini çıkarıyordu. Bu alanlar, insanların buluştuğu ve sosyal etkileşimlerin gerçekleştiği önemli mekanlardı.

1978 yılında Osmaniye'nin Çarşı Karakolu civarından Çınarlıkahve'ye doğru çarşı, sosyal ve ticari hayatın merkezi konumundaydı. İnsanlar, alışveriş yapmanın yanı sıra bir araya gelip sohbet etme imkanı buluyor, günlük yaşamlarını sürdürüyordu. Bu canlılık, Osmaniye'nin o dönemdeki kültürel ve ekonomik önemini yansıtıyordu. 

 EHA - Resul Özdil