Eğitim’de artan şiddet olaylarına karşı, öğretmenler iş bıraktı. Bursa’da da Eğitim İş ve Eğitim Sen ile birlikte Tüm Öğretmenler Birliği Sendikası da iş bıraktı. Şehreküstü Meydanında toplanan öğretmenler Milli Eğitim Müdürlüğü binası önüne kadar protesto yürüyüşü gerçekleştirdi. Son olarak İstanbul’da bir okul müdürünün öğretmeni tarafından vurularak öldürülmesi üzerine yapılan eylemlerde acilen yasal düzenleme ve yaptırım istendi. Öğretmenlerin ve Sendikaların eylemine CHP ve İYİ Parti Bursa İl Başkanlıkları ile sivil toplum örgütleri de destek verdi.
Eğitim İş Bursa Şube Başkanı Yeliz Toy, “Bugün böylesine büyük bir dayanışmayı gösteren, İbrahim Öğretmenimizin acısını yüreğinde hisseden, okulların kapısına kilit vurarak meydanlara koşan, “artık yeter! Yasta değil, İsyandayız” diye öfkesini haykırmak için alanları dolduran eğitim emekçisi dostlarım, dayanışmanızı selamlıyorum. 
3 gün önce bu ülkede görevi başında bir öğretmen “daha” öldürüldü, bundan öncekiler gibi!  Bu ülkede bir okulda bir öğretmen “daha” görevi başında öldürüldü. Hem de ona kurşun sıkan el, geleceğe hazırlamak için emek verdiği bir öğrencisinin eliydi. Peki, ya bu eli yaratanlar…
Evet; üzgünüz, acılıyız, öfkeliyiz ama en çok da İsyandayız! Bu eli yaratanlara İsyandayız.
Eğitim çalışanlarını baskının ve şiddetin kıskacına alanlara, bu liyakatsiz düzene, idari baskılarla yıldırdıkları öğretmenleri bir de velilerin önüne atarak şiddete maruz bırakanlara isyandayız. Öğretmenlere toplum önünde saygısızca sözler sarf edenlere, ‘’velimi üzeni ben de üzerim’’ diyenlere, öğretmeni cami avlusunda yem bekleyen güvercinlere benzetenlere, 1 milyona yakın öğretmeni işsiz bırakıp özel okul patronlarının insafına terk edenlere, mevsimlik işçi gibi ücretli öğretmen alan, öğretmeni zincir marketlerde reyon elemanı olmaya mahkum edenlere İSYANDAYIZ. 
Onlara sesleniyoruz ve gerçeği biliyoruz: Üç gün önce İstanbul’da İbrahim öğretmeni öldürmek için tetiği çeken el de sizindir, daha dün Bursa’da, Sivas’ta, memleketin dört bir yerinde öğretmenlere atılan yumruklar da sizindir.
Bu bir “alın yazısı” değildir. Her fırsatta öğretmenin mesleki saygınlığını ayaklar altına alan bilinçli politikalarınızın bir sonucudur, yarattığınız Yeni Türkiye’dir. 
Okullarında öğretmenleri kurşun yağmuruna tutuluyor ve tarikatları canhıraş koruyan bakan, öğretmen ölürken kınamakla yetiniyorsa, bu yozlaşmış eğitim ortamını yaratanların Yeni Türkiyesi’dir. Cehaletin övüldüğü, eğitimin niteliksizleştiği, gerici müfredatlarla bilimin yerini hurafelerin aldığı, hukukun işlemediği Yeni Türkiye’dir.
Biz Eğitim-İş olarak, öğretmenlik mesleği hak ettiği toplumsal saygınlığa kavuşana kadar, Atatürk’ün emaneti okullarda bilim ve laik eğitim anlayışı yeniden hakim oluncaya kadar, öğretmene yönelen şiddeti caydırıcı önlemlerle ortadan kaldırmak için “Eğitimde şiddet yasası” çıkarılıncaya kadar yılmadan mücadele edeceğiz ve bu dayanışmamızı büyüteceğiz. Bugün Bursa’da ve Türkiye’de meslek onuruna sahip çıkmak için okulların kapısına kilit vurarak alanları dolduran tüm eğitim emekçisi dostlarımı kutluyorum. Fakir Baykurt’un dediği gibi “Öğretmen Ders Verir” Bir kez daha ders verdiniz! Bir kez daha ders verdiniz!” dedi.
Eğitim Sen Bursa Şube Başkanı Derviş Erdem’de, “Toplum olarak hayatımızın her aşamasında evde, sokakta, iş yerlerinde her gün karşı karşıya kaldığımız şiddet olgusunun uzun süredir okullarımızı da sarmalamış olması, çok sayıda meslektaşımızın şiddetin hedefi haline gelmesine neden olmaktadır. Öncelikle kabul etmek gerekir ki okullarımızın sık sık şiddet haberleriyle gündeme gelmesinde başta MEB olmak üzere, tüm yetkililerin sorumluluğu vardır. Toplum olarak hayatımızın her aşamasında yer alan şiddet olgusu, eğitim kurumlarını, okullarımızı ve öğretmenlerimizi de hedef almış durumdadır.
Yaşanan bu şiddet olayları; adeta bir bakanlık politikasına dönüştürülen, eğitim emekçilerinin itibarsızlaştırılmasından ayrı düşünülemez. Bugün bir eğitim emekçisini hayattan koparan, ne basit bir öfke krizi, ne failin öğrenci ya da veli oluşu, ne de öğrencinin uyruğu ile ilgilidir. Bizzat bakanın yaptığı açıklamalarda, eğitim sisteminde yaşanan olumsuzlukların temel nedeni olarak öğretmenlerin gösterilmesi, CİMER uygulamasının velilerin elinde bir sopaya dönüştürülmesi, MEB’in eğitimde yaşanan sorunlara çözüm üretmek yerine, öğretmenleri ve idarecileri, veli/öğrenci karşısında tek muhatap olarak bırakması, yaşananlara zemin oluşturmuştur.
Yıllardır yaptığımız tüm uyarılara rağmen önlem alınmamış, aksine Milli Eğitim Bakanlığı ideolojik örgütlenme alanına evrilmiş, eğitim politikaları yap boz tahtasına dönüştürülmüştür.
MEB acilen;
Okullardaki şiddetin nedenlerini ortaya çıkarmalı, eğitim emekçilerinin can güvenliği sağlamalıdır.
Okullarda yaşanan şiddet olaylarındaki korkutucu tırmanışı engellemek için bir an önce eğitimde şiddet yasası çıkarılmasını sağlamalıdır.
İçi bin bir tane gereksiz ve hatta zararlı içeriklerle doldurulan müfredat yerine, şiddetin çağdışı ve yanlış olduğunu öğreten, toplumsal yaşam derslerini içeren öğretim programları hazırlanmalıdır.
Eğitim Sen olarak, İbrahim Oktugan öğretmenimizin ailesi başta olmak üzere tüm meslektaşlarımıza ve eğitim camiasına baş sağlığı diliyor, okullarda yaşanan şiddetin sona ermesini ve can güvenliğimizin sağlanmasını talep ediyoruz.
Değerli basın emekçileri, sayın velilerimiz/kurum temsilcilerimiz, sevgili eğitim emekçisi arkadaşlarım, hepinizi Eğitim Sen Bursa şube adına seviyle selamlıyorum.
Değerli dostlar, gönül isterdi ki bu meydanlarda, halaylarla, türkülerle yapalım basın açıklamalarımızı. Ancak maalesef her geçen gün bir eğitim emekçisi arkadaşımız şiddete maruz kalıyor, hatta öldürülüyoruz.
Üzgünüz, öfkeliyiz aynı zamanda yastayız. Çünkü tam 40 yılını öğrencilerine adamış bir eğitim emekçisi, okulunda öldürüldü” diye konuştu. 
EHA - Yılmaz Efe - Bursa