Tüm Öğretmenler Birliği Bursa İl Temsilciliği, Milli Eğitim Müdürlüğü önünde bir basın açıklaması yaptı. TÖB SEN İl Temsilcisi Serkan Bebek ve üyelerinin katıldığı basın açıklamasında, eğitimin tarikat ve cemaatlere teslim edilmemesi gerektiği vurgulandı.Burada basın açıklaması yapan Serkan Bebek, “22 Aralık Cuma günü işte burada gericiliğe ve karanlığın savunucularına karşı basın açıklaması yapmak isteyen CHP, Eğitim İş ve Eğitim Sen’e barikat kuran engellemeye çalışan anlayış Eğitimcileri İl Milli Eğitimin içine kendi kurumları içinde açıklamasına yasaklar engellemeler koyarken tarikatlara cemaatlere okulların kapısını sonuna kadar aralıyor. Buradan onlara bir kez de Tüm öğretmenler birliği sendikası Bursa İl Temsilciliği olarak sesleniyoruz. Tarikatlar gidecek çocuklarımız güvende kalacak.
Gerici karanlık gidecek aydınlık kazanacak. Faşizm yenilecek özgürlük kazanacak. Millî Eğitim Bakanı Yusuf Tekin tarikatları vakıf ve dernek, tarikatlarla yapılan protokolleri ise çocukların dağa çıkmasını engelleyen kurumlar gibi akıl dışı gerekçelerle meşrulaştırmak istiyor. Millî Eğitim bakanı hedefinin eğitim yuvalarını tarikat yuvası haline getirmek bilimi ayaklar altına alıp gericiliğe alan açmak olduğunu itiraf etmiştir. Bu zihniyette bir bakanın yönettiği kurum çatısı altında eğitim gören çocuklarımız ve gençlerimiz güvende değildir.
Bakana buradan bir kez daha hatırlatalım sen Tarikat Cemaat şeyhi değil Milli Eğitim Bakanı, öğrencilerimizde hedeflediğiniz müritler değil yarının geleceğin umutlarıdır. AKP ile palazlandırılıp halkımıza, minicik yavrularımıza musallat edilen tüm tarikat ve cemaatler kapatılmalıdır. Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin hakkında buradan suç duyurusunda bulunduğumuzu dile getiriyoruz. Biz öğrencilerimize Her zamankinden daha fazla Nazım Hikmet, Cemal Süreyya, Yaşar Kemal, Sebahattin Eyüpoğlu okumaya devam edeceğiz. Her zamankinden daha fazla Türkülerimizi söyleyecek ve söyleteceğiz. Mutsuz insanların mutlu öğretmenleri olmayı reddetmenin mücadelesidir bizim mücadelemiz diyerek yazılan tarihin karşılığı olacaktır bugün yaptıklarımız. Bu ülkeyi gericilikten de onu var eden sermaye diktasından da kurtaracağız” dedi. 
TÖB SEN Bursa İl Temsilcisi Serkan Bebek, “Ülkemizde bir taraftan yoğun bir şekilde eğitimde ticarileşme ve özelleştirme uygulamaları artarken, diğer taraftan eğitim müfredatının biçimlendirilmesinden pratik uygulamalara kadar hemen her alanda dini öğeler, Milli Eğitim Bakanlığı tarafından eğitim sürecine adım adımyerleştirilmektedir. Geçtiğimiz 21 yıl içinde, eğitim biliminin en temel ilkelerine açıkça meydan okunarak gerçekleştirilen dinselleştirme adımları, veliler ve öğrenciler üzerinde psikolojik bir baskı oluşturmaktadır. Türkiye’de eğitimde dinselleşme sürecini 12 Eylül darbesi ile başlatmak gerekir. 12 Eylül darbesi sonrası açık ya da gizli olarak desteklenen dini cemaat ve gruplar, hızla yaygınlaştırılan kur’an kursları ve imam hatip okulları Türkiye’de eğitimin dinselleşmesi anlamında önemli ve etkili adımlar atmıştır.AKP iktidarında adım adım hayata geçirilen eğitimi hem içerik, hem de biçimsel olarak dini kural ve referanslara göre biçimlendirme uygulamaları son yıllarda daha da somutlaşmıştır.
Eğitim müfredatına bilim dışı müdahaleler, felsefe ve bilim derslerinin azaltılması, otizmli vezihinsel engelli çocuklara zorunlu din dersi getirilmesi, okul öncesi ve ilkokul öğrencilerinincamilere götürülmesi, din eğitiminin fiilen okul öncesine hatta kreşlere kadar indirilmesi gibi uygulamalar geçtiğimiz yıllarda eğitimin dinselleştirilmesi açısından öne çıkan uygulamalar olarak dikkat çekmektedir. Bütün bu söylemlerin özünde öğrencilere tek din tek mezhep üzerinden ideolojik değerleri yüklemektir.
Bu adım aynı zamanda başka inanç ve mezhep sahibi velileri yok sayma , tek din tek mezhep dayatması olarak algılanmalıdır. Okullarımız maalesef uzun süredir siyasal islam’ın dayatması ile  belli bir inanç ve mezhebi temsil eden zihniyetin kuralları ve uygulamaları ile karşı karşıyadır.Dini dernek ve cemaatlerle art arda yapılan protokollerin hedefi Cumhuriyet değerlerinin yarattığı başka inançlara karşı hoşgörünün ve laikliğin ortadan kaldırılmasıdır. 13 Eylül 2014 tarihinde Resmi Gazetede yayınlanan yasal düzenlemeyle MEB, imam hatip liselerinde mesleki eğitim için ‘çeşitli kurumlardan destek almanın’ önünü açmış; bu durum, “İmam hatip liselerinde eğitim ve öğretim yılı süresince ‘imamlık, hatiplik, vaizlik, müezzinlik, Kuran kursu öğreticiliği ve benzeri mesleki uygulamalara’ yönelik eğitimlerle ilgili ‘çeşitli kurumlardan destek alınabilecektir’ şeklinde tarif edilmiştir.
Bu düzenlemeyle başta TÜGVA ve TÜRGEV olmak üzere Ensar Vakfı, İHH, Hizmet Vakfı, Hayrat Vakfı, İlim Yayma Cemiyeti, Birlik Vakfı, Hizbullah’a yakınlığıyla bilinen Peygamber Sevdalıları Derneği vb. gibi dini vakıf ve derneklerin devlet okullarında seminer verebilmesi, kitap dağıtabilmesi, yarışmalar düzenlemesi ve kendi kurumlarında öğrencileri stajyer olarak eğitebilmesinin yolu açılmıştır.Eğitim sisteminin dini kurallara göre düzenlenmesi, okul ortamlarında öğrencilerin inanan – inanmayan, dindar- dinsiz, ibadet eden ya da etmeyen gibi kategorilere ayrılmasına ve yeni gerilim alanları yaratılmasına neden olmaktadır. Toplumda ve okullarda bütün din ve inançtan insanlar, eşit koşullarda yaşamak ve aynı kurallara uymak durumundadır.  4+4+4 düzenlemesi ile hız kazanan bilimsel, çağdaş, laik eğitimi sonlandırma hamlesi bir yandan cedes ve tarikatlarla yapılan protokollerle çocuklarımız  karanlığa teslim edilirken bir yandan da mesem , özel okulların sayısının her geçen gün artması eğitimde fırsat eşitliği yok edilerek, eğitim  sermayenin ve burjuva toplumunun değişen ihtiyaçlarına gore yeniden yapılandırılma sürecindedir.Bugün akp nin hayata geçirmeye çalıştığı neoliberal eğitim politikaları başta avrupa ve abd olmak üzere tüm kapitalist ülkelerde 80li yıllardan  beri gündemdedir.Çok değil Bundan 7 yıl once iktidarın beslediği fetullahçılar yüzlerce insanın yaşamını yitirdiği şehirlerin bombalandığı bir darbeye kalkıştı.
O gün milleten af dileyenler akıllanmamış olacak ki devletin her bir köşesini cemaat ve tarikatlara peşkeş çekmekten geri durmuyor.  1965 yılında kurulan Türkiye Öğretmenler Sendikası (TÖS) 1968 yılında “Siz bir meslek kuruluşu değil misiniz? Niçin sınırlarınızın dışına çıkıyorsunuz?” eleştirilerine rağmen, öğretmen, öğrenci, işçi, aydın ve pek çok meslek kuruluşunun temsilcilerinin katılımı ile “1.Devrimci Eğitim Şurası”nı toplamıştır. Beş gün süren Şura’nın temel ilkesi “devrim için eğitim”dir.
Şura kitabının ön sözünde “Devrim için eğitim ilkesini uygulamak öğrencileri hayata karşı devrimci tavırlı kimseler olarak yetiştirmek, yetişkinleri de bu yönde uyarma, bilinçlendirmek”tir demiş ve bu dediklerini de hayata geçirmenin mücadelesini vermiştirTösten töbderden sonra onun devam niteliğinde olan Töbsenliler olarak diyoruz ki Ve şimdi tüm ürettiklerimiz üzerinden, ödenilen bedeller, eğitim mücadelesine adanmış hayatlar üzerinden her okulu, her üniversiteyi, her eğitim kurumunu mücadele alanı haline getirmenin zamanıdır. Bu memleketin öğretmenleri olarak bu sorumluluk bizdedir, Töbsenlilerdedir. Tüm siyasi partileri , sendikaları ,meslek odalarını , dernekleri ve velilerimizi bugünümüze ve yarınlarımıza sahip çıkmaya çağırıyor , töbsenin çağrısı sonra burada toplumsal muhalefetin direncini gösteren 
Sol Parti ,Halk Evleri, Tkp, Tip, Hdp, Veli Der, Atatürkçü düşünce derneği, Bursa Barosu, Bursa Dersimliler Derneği, Bursa Demokrasi Güçleri,Çedese Karşı Güç Birliği Platforumuna, Cem evlerine, Alevi Kültür Derneklerine ve burada olup da ismini söylemeyi unuttuğumuz herkese, dayanışmayı büyütüp Akp eliyle yaratılmak istenen gericiliğe izin vermeyeceğiz diyerek bugün burada set olan bütün  kurumlara teşekkür ediyoruz” diye konuştu. 
EHA - Yılmaz Efe - Bursa