Tüm Öğretmenler Birliği Sendikası Bursa İl Temsilciliği, mahalle toplantılarını sürdürüyor. Eğitim ve Öğretimin yanı sıra öğretmenlerin sorunlarını da dile getiren Sendikanın Bursa Temsilcisi Serkan Bebek, önemli açıklamalarda bulundu.
Tüm Öğretmenler Birliği Sendikası Bursa İl Temsilcisi Serkan Bebek, “Tüm Öğretmenler Birliği Sendikası Bursa İl Temsilciliği olarak Alacahırka ve Demirkapı mahalle toplantımızı yaptık. Ücretsiz kamusal laik eğitim ve çedes konusu üzerine yapılan toplantıya Veli-Der Başkanı Barış Dinga ve Bursa Barosundan avukat Kemal Özgür Bey konuşmacı olarak katıldı. Yapılan toplantıda ücretsiz kamusal eğitimin önemi anlatarak, eğitimin piyasalaştırılması sebebiyle yaşanan eğitimde fırsat eşitliğini sorununun daha da derinleştiği dile getirdik. Velilerin okullarda yaşadığı sorunlar dinlenmiş okullarda toplanan paraların yasal boyutu hakkında bilgilendirilmeler yaptık.
Çedes’e yönelik yapılan konuşmadan sonra toplantıya katılım gösteren velilerin hepsi okula dilekçe vererek çocuğunun bu proje kapsamında faaliyete katılmaması yönünde adımlar atacağını toplantıda dile getirip yarın okula dilekçe vereceğini söylediler. Töbsen olarak çedesi mahallelerde anlatmaya devam edeceğiz” dedi. ÇEDES Projesinin kabul edilemez olduğunu savunan Serkan Bebek, “ Yapılan protokol bilimsel, demokratik ve laik eğitime aykırı olduğu gibi Anayasaya aykırıdır. Hedef Laik Eğitimin ortadan kaldırılmasıdır. “Çevreme Duyarlıyım, Değerlerime Sahip Çıkıyorum Projesi” (ÇEDES) adıyla imzalanan protokol kapsamında okullardaki “manevi danışman” görevlendirilmesi okullarda laik eğitimde vazgeçip dini eğitime geçişin hazırlık aşamasıdır. 
Bu aynı zamanda başka inanç sahiplerine veya farklı mezhepleri olan velileri yok sayma ve dini bir dayatma olarak algılanmaktadır her şeyden öte bu uygulama bilimsel laik ve demokratik eğitimin reddedilmesi demektir. Şunu belirtmek isteriz ki her veli kendi dini inançlarına göre çocuklarını yetiştirme gayreti içerisindedir. Daha önce zorunlu seçmeli din derslerine yoğunluk verilmesi, din kültürü ahlak bilgi bilgisi dersinin zorunlu hale getirilmesi, cemaat ve dini vakıflarla yapılan protokoller ve şimdide manevi danışmanlık adı altında yapılan protokol eğitimin dinselleştirilmesine yönelik adımlardır.
Siyasi iktidar ÇEDES projesi ile çocuklar ve gençlerin eğitimini araç sallaştırarak çocuklarımızı ve gençlerimizi diyanete teslim etmektedir .Bu uygulama okulların Diyanet’in arka bahçesi haline getirilmesi ,laik eğitimden vazgeçilmesi, dini eğitime geçilmesi için atılan somut bir adımdır” diye konuştu. 
TÖB-SEN Bursa İl Temsilcisi Serkan Bebek, “Bu proje gelecekle ilgili hiçbir şekilde herhangi bir katkı sağlamaz manevi danışmanlık pedagojik formasyon açısından da okullarda pozitif yönden hiçbir geçerliliği yoktur ve ihtiyacı karşılayamaz. Okullarda Psikolojik Danışman ve Rehberlik öğretmemenine ihtiyaç varken ve halen birçok okulda psikolojik danışman yokken. Bu ihtiyaç yerine manevi danışmanlık adı altında dünyada hiçbir örneği olmayan ve hiçbir bilimsel geçerliliği olmayan manevi danışmanlık dayatması, kamusal bilimsel laik ve demokratik eğitim ilkelerine aykırıdır. Eğitimde, müzik, resim, tiyatro gibi sanat dalları ile Spor etkinlikleri hemen hemen hiç yokken manevi danışmanlığın pazarlanması tamamen ideolojik kaygılardan kaynaklanmaktadır. Telafi edilemeyecek sonuçlar doğuracak olmasına rağmen bu konuda ısrarcı olmak ve en son protokoller yoluyla okullara uygulamanın getirilmesi birey merkezli eğitimden vazgeçmedir. 
Unutulmaması gerekir ki bireylerin mensup oldukları dünyada inançlarla ilgili din adımlarından, dini bilgi ve dini rehberlik almaları temel insan hakkıdır ancak ruhsal zorlanma hastalık ya da bozukluklarda alınması gereken ya da sunulması gereken ruh sağlığı hizmetidir. Ruh sağlığı hizmeti de ilgili alanlarda yetişmiş olan ruh sağlığı meslek mensupları tarafından verilmelidir din görevlisi sağlık ve sosyal hizmetler görevlisi olamaz bu uluslararası standartlara aykırılıktır. 842 din görevlisinin okullara dağıtılması laikliğe aykırıdır.
Cemaatlerden beslenen Diyanet’in bu yaklaşımlardan derhal vazgeçip ideolojik dayatmalar yapmak yerine din eğitiminde olması gerektiği gibi kendi kurumlarında çalışmalar yapmalarını öneriyoruz. Anayasa’nın 4. maddesindeki düzenleme ile devletin değiştirilemez, değiştirilmesi önerilemez niteliği durumundadır. Anayasa ve yasalarda korunan ve çağdaşlaşmanın, bilimsel ilerlemenin ve toplumsal barışın güvencesi olan laiklik; siyasal uygulamalarla saldırıya uğruyor, hukuksal metinlerin ve güvencelerin kaldırılması kaygı vericidir. 
Devlet kurumları arasında imzalanan bu protokol, laiklik ilkesinin açık bir ihlalidir ve Anayasa’nın 2., 14. ve 42. maddelerine, 1739 Sayılı Milli Eğitim Temel Kanunu’nun 2., 10., 12. ve 13. maddelerine açıkça aykırıdır. Anayasa’nın 42. maddesi şu şekildedir: “Kimse, eğitim ve öğrenim hakkından yoksun bırakılamaz. Öğrenim hakkının kapsamı kanunla tespit edilir ve düzenlenir. Eğitim ve öğretim, Atatürk ilkeleri ve inkılapları doğrultusunda, çağdaş bilim ve eğitim esaslarına göre, Devletin gözetim ve denetimi altında yapılır. Bu esaslara aykırı eğitim ve öğretim yerleri açılamaz” dedi. 
EHA - Yılmaz Efe - Bursa